24 Mart 2016 Perşembe

HOŞÇA KAL



sen en güzel alıntısısın
kitapların,
şiirlerin,
hayatın en güzel alıntısı sensin
tekrar tekrar söyleyebileceğim
ve her ne hikmetse
her yere de olan
her boşluğu dolduran
her çatlağa iyi gelen

sen, sen olduğun için güzelsin
değişme!
karanfiller bile kıskanıyorken kokunu
ve boynun bir cennet iken
nasıl geçebilirim senden

mutluluk saç yine
dağıt eteklerindeki mutlulukları
belkiler bana çok fazla
mutlu olduğunu düşünmek güzel ama
bensiz değil
ve sen bensizken de güzelsin nasıl başarıyorsan

arayabileceğim bi telefon numarası bile bırakmadın,
koşarak gelebileceğim bi yol da
hiçbiri yok sana dair
oysa ben sana dair her şeyi ezberlemiştim
peki biranda nasıl değişti ?
dört beş yıl kısacık biran değil mi değişmek için
sensizlik için çok fazla
ama umudum için değil

vazgeçmiyorum
geçemiyorum
çünkü geçersem biliyorum yok olacağını
güzel bir cümle unutulur mu hiç ?

en güzel zamanım
en güzel hatıram
en güzel dizem

fark ettim daha geçen gün gittiğini
sens kokmayan bir şiir yazarak
en kötü şiir
peki bi insan gidişiyle bile bu kadar şeyi nasıl öğretebilir ?

özledim kelimesinin bir anlamı olmuyor
yani senden bahsetmiyorsam
ki senden bahsetmemek kolay değil

en güzel dizem
en güzel rüyam

saçlarım artık dalgalanmıyor rüzgarda
saçlarımı sevecek biri olmadığından
sen hep eksik kaldığından

gelmene çok ihtiyacım var
ve gelmemene de öyle
gelme

hayatında başka biri var
biliyorum
hayatımda başka biri yok
çünkü sen varsın ama bilmiyorsun
ne kadar acı bi senaryo değil mi ?

senin dinlediğin şarkıları dinliyorum
ve hepsini sana armağan ediyorum
yeni sevgililerine armağan ederken sen
bi kere de olsa özle beni
bi kere de olsa bi şarkıda beni anımsa

çoktan gittin biliyorum
kabul etmek istemiyorum sadece
ve isteseydim vazgeçerdim senden
bunu da biliyorum
ama bilmek yetmiyor bazen
bilmiyorsun

bitmiyorsun içimde
bitmiyor anlamın
ve sen gidersen 
yani gittiğini kabul edersem
ben anlamsız kalırım

korkuyorum ilk defa
ya da korku değil başka bir şey bu
rüyalarıma bile gelmiyorsun artık
bende uyumuyorum

bitme
noktaları kullanmadan da anlaşabiliriz
yeter ki bitirme
ya da artık bitmeli misin ?
ve ben artık sensiz mi yaşamalıyım?
üzülmeyecek misin?
hiçbir yerde senden bahsetmediğimde
ya da kendime bile seni söylemediğimde
hoşça kalmalı mısın artık?
sen hoşça kaldın biliyorum da ya ben ?

büyüklerimizden biri demişki günün birinde
"bir kölenin, köle olarak kalmasındaki en büyük etken umududur"
kim söylemiş bilmem
neden söylemiş aşikar

ben tutundukça sana
sen kırılıp, yok olup gitmiyorsun
hep aynı güzelliktesin
hep aynı yerdesin
hep aynısında sen
ben benden öyle bahsedemiyorum

camlar batıyor artık yüreğime
nefes alamıyorum
nefes aldırtmıyorsun
boğuluyorum iyice yokluğunda
ve belkide bu son çırpınışlarım

son yolucusunu ağırlıyor bu liman
son giden gemiyle
ben gidiyorum
ben benden, senden, canımdan gidiyorum
hoşça kal benliğim
düşüm 
kırıklığım
yıllarım
hoşça kal
her gidişin bir de dönüşü olmazmış
olura inanmıştım
inanmamayı öğrettin
hoşça kal
seni ağırlamak güzeldi bu koskoca şehirde
bir uyuşturucu gibisin yinede
hoşça kal
güneş bi daha doğmayacak...

20 Mart 2016 Pazar

BATIYORUZ


Batıyoruz.
Biz, biz değilken batıyoruz en çokta.
Boğuluyoruz kendi derinliklerimizde.
Nefes alamıyoruz...
Yok oluyoruz gün geçtikçe.
Maviliklerin orta yerine yelkenler açıp,
Okyanusun bizi sonsuza kadar kabullenmesini istiyoruz.
Alamayacak bizi, kabullenemeyecek, biliyoruz.
Biz sadece rotasını kaybetmiş birkaç gemiyiz.
Biz, bir yunus değiliz ki; sevsin bizi tüm mavilikler.
Biz birkaç tahtadan oluşan ve sırf su geçirmemek için boyanmış,
Yok olmaya mahkum,
Yüz tutmuş yalnızlığa,
Avare dolaşan küçük çaplı gemileriz.
Batıyoruz.
Nefes alamıyoruz.

14 Mart 2016 Pazartesi

BU GECE YAĞ



yağmurları sevdiğimi söylemiş miydim?
peki ya senin yağmurlara benzediğini,
yağmurlarla sevdiğimi seni
yağmurum olduğunu
üzerime yağan
düşlerimde baskın olduğunu
neyim varsa alıp götürdüğünü
sırf yolunu bulmak için mi desem
ben mi çıktım yoluna
rotan mı buydu ?

hayır, yaz yağmuru değilsin sen
sıcak bir hava eşliğinde değildi senin yağman
daha çok fırtına
daha çok yıkım
daha çok soğuk
sonumu hastalığa götüren

sen yağdın
sen akıp gittin ömrümden
önümden
geceden
gündüzden

yolların hala ıslak
şarkılar hala hüzün

sen yağdın göklerden
yağdın gittin
yağmasan kuraklık
haklıydın belki gitmekle
her giden suçlu değildir
her kalanda
peki ya önemli olan suçluyu bulmak mıdır
yoksa yüzüne çarpan damlaların
etrafını saran o sevginin
yerini bir hiçin alması mı ?

sen yağmurdun
en çok sevdiğim şu dünyada
huzur getiren

sen yağmurdun
gözlerimin önünde akıp giden
durdurmaya yetemediğim
sessizleştiren

sen yağmurumsun
beni güneşli havalardan nefret ettiren
sensiz yapamam

sana ihtiyacım var
yeniden yeşermek için
sadece umutlarım değil
her şey için
sana ihtiyacım var
sadece bana yağ
başka hayatlara değil

9 Mart 2016 Çarşamba

ARTIK SUSUN!


             Herkes bir şeyler biliyor.
Herkes bir şeyler hakkında yorum yapıyor. Konuşuyor, konuşuyor ve konuşuyorlar. Herkes ama herkes bir şeylerin peşinde. Herkes o kadar çok biliyorsa eğer neden hâlâ konuşmaktan öteye gidemediler ki ? Konuşmak, halletmek değil ki.

             Biri gittiğinde, bırakılan kişiye "üzülme" denilince bir şey mi oluyor ? Biri öldüğünde, "başın sağ olsun" denilince her şey yoluna mı giriyor ? Anlamıyorum ya da siz anlatamıyorsunuz, bilmiyorum. Ama artık, biraz susmalısınız. Susun ! Siz konuşunca bizim parçalarımız tamamlanmıyor. Hemde hiçbir şey hallolmuyor.

             Her şeyin çaresi vardır diyorlar ya en çok ona gülüyorum. Ölümün çaresi var mıdır ? Yalnızlığın, ailesizliğin. Çok fazla dibe vuruyoruz. Gereğinden bile fazla. Bir yerlerimiz de hiç durmayan bir kanama var ve siz konuştukça onu daha fazla deşiyorsunuz. Yorum yapmayın mesela. Bırakın acılarımız bize kalsın. Acılarımızı bile özgürce yaşayamıyoruz. Sırf insanlar etrafına toplanmasın diye acısını belli etmeyen, hep gülen insanlara dönüşüyoruz. Lütfen ama lütfen artık susun !

PEMBE KANATLAR


pembe kanatlar arıyorum
ve sığmaya çalışıyorum avuçlarına
kaybolmak için yıldızların arasından
göğsüne sığınıyorum

uçamıyorum
konamıyorum da bir köşeye bucağa
yorgunum

bir bardağın yüksekten düşüşü gibi düşüyorum
sığındığım tek yer de uçurumların
ve düşüyorum kırılmak adına
parçalanmak değil sonum
sonuç belli biliyorsun

sadece boynunu koklaya koklaya öpüyorum
uzaktan
kilometrelerce uzaktan
bekle beni

şiir olduğunu anladığın zaman 
sevebileceğini düşünüyor musun roman olmayı

titriyorum
burası karanlık
yaklaş bana 
hiç değilse son bir defa daha
kollarına konmak istiyorum kırık kanatlarımla
dayanacağım için değil ama
belli ki daha fazla dayanamayacağımdan