31 Aralık 2015 Perşembe

HAYAT



         Hayat, yeni başlangıçlarla, yeni hayallerle, yeni ümitlerle yaşanılır bir yer olurmuş. Öyle diyorlar. Yeniden başlamak lazımmış hayata. Arada sırada değil ama her gün, her gün doğumunda. Her seferinde. Yataktan her kalktığımızda. Hayat, aslında düşman değil, en yakın dostmuş, biz anlayamamışız.

         Hayat, her insanın gidişinde aslında bize bir şeyler anlatmak istiyormuş. Hayat, aslında bizim elimizden tutmak istiyormuş, bize çivili yalanları tutturmak değilde. Peki, neden fark edememişiz Hayata karşı olan ön yargılarımızdan mı yoksa kendi yediğimiz haltları bile hayata yıkmaya çalışmaktan mı?

       Hayat aslında çok güzelmiş. Kuşlar falan.

       Hayat aslında hayattan çok daha öte bir yermiş. Hayat aslında bu değilmiş de bize demosu denk gelmiş. Biz hayatı çok yanlış tanımış, yanlış anlamışız. Neden kısmına tekrar girmek istemiyorum ama durup bir kere olsun kendine sorar mısın, sence neden?

       "Benim hayallerim vardı ve hayat onları benden aldı," Ne kadar da acınası. Bir kere olsun bahanelere sığınmadan, bir kere olsun hayatı suçlamadan, başara bilir miyiz, yaşamayı? Yalandan değil ama gerçekten, isteyerek, sıkı sıkıya sarılarak. Her sabah kalkıpta şöyle yataktan, gökyüzüne bakıp diyemez miyiz;" hayat, bu kez seni anlıyorum" diye.

       Ne kadar yıkıldığını, ne kadar acı çektiğini, ne olduğunu, ne bittiğini hepsini unut! Bir kere olsun anı yaşamaya çalış. Bir kere olsun hayatı, gerçekten hayat olduğu olduğu için yaşa! Sorun değil, kanatlarının kırılması, bedeninde yara bere oluşması, doktorun çıkıp dört beş ay ömrün kaldı cümleleri. Hiçbiri sorun değil. Tek sorun sensin, benim, biziz. Hayatın yaptığı tek şey bize ayna tutmak.

      Hayatımı hep bahanelere sığdırdım. Sırf kaçmak için yaşamdan. Şimdi anlıyorum ki; kaçmak değil asıl olan, başa çıkmak! Kalk! Hazırlan! Ve hayat turuna çık daha fazla geç olmadan. 

30 Aralık 2015 Çarşamba

YIPRANDIK


       Yıpranmak... Bir kağıdın renginin değişmesi, bir kağıdın kenarlarının buruşması, hafif küçük yırtıklara maruz kalması... Evet, tam anlamıyla yıpranmak bu benim dilimce. Bir kağıt eşittir bir insan. Rengimiz solar, kalbimiz parçalanır, oramızı buramızı yırtarız da yıllarca bir değere hak görülmeyiz. Hatta genelde kör gözler karşısında çıplak dururuz. Tamamıyla çıplak. Bariz buradayız deriz, bağırırız tüm sokaklarda da, şansa bak! Şehrin insanları sadece kör değil, üstüne bir de sağırlar. Şans işte...

        Yıprandım. Yıprandık. Sözde hiçbir emek karşılıksız kalmazmış. Evet, mutlaka karşılığını alırız, cezalarımızla. Doğru. Kanıtlamıştır çoğu insan bunu. Ama umut o kadar kötü bir şey ki yıprandım dedirtiyor insana, öldüm demeye dil varmıyor da.

        Bir de şey var bak; neden yıprandığımız. Konu aşk mı, çevre mi, iş mi, aile mi yoksa temel olarak hayat mı? Senin için ne? Bana sorarsak hayatı temel olarak yıpranma konusu edinmek hayata karşı bir negatiflik. Ama düşünürsek eğer bir binayı, temeli kötü olan binanın, yanlış yere güç bela inşa edilen bir binanın olumsuzluğu kabulümdür. Hiçbir bina deprem bölgesine berbat bir temelle atılmamalı.

       Karşına geçip yıprandım, yoruldum demek istiyorum. Karşına geçmeye güç bulunca... Cesaret değil yalnız, güç.

      Aynaya dönüp kendine bakmanı istiyorum. Bir düşünmeni, bir kere olsun bir damla göz yaşı dökmeni. Haklıydın demeni değil yanlış anlama ama bir kere de olsa yıpranmış olduğunu seninde kabul etmeni. Hepimiz yıprandık, hepimiz. En çokta yıprattık. Bir başkasını değil, kendimizi.

29 Aralık 2015 Salı

BEN

İçimde biri var
Ya da birileri
Kim kim?
Hangisi hangisi?
Bilemiyorum.

İçimde bir kalabalık toplantı
Her biri de bir şeyler diyor
Kimin ne dediğini 
Pek anlayamıyorum
Ama biliyorum ki
Hepsi de zıt
Biri siyah diyor,
Diğeri beyaz,
Bir başkası farklı bir renk

Kaç oda var ki?
Tek
Bilirsin
Odalar dört duvar
Burada yaşayanlar ise milyonlarca
Ve her tonda renkler var,
Kararsızlık çıkıyor
Aramızda kavgalar

Ben, benden şikayetçiyim.
Ben benimle anlaşamıyorum.
Ben bana karar veremiyorum.
Yöneten ben miyim,
Diğer ben mi bilemiyorum.

Ağlıyoruz
Hep birlikte ağlıyoruz
Ve bir tanesi çıkıp
Kahkaha atıyor
Kalbimin şehrinde kargaşalar
Kalbimin şehrinde kırıklıklar
Kalbimin şehrinde isyanlar
Başlıyor

Bir ben diğer beni öldürüyor
Katil ben sokaklarda
Bir ben diğer beni sürekli aşağılıyor
Suçlu ben hayatta
Bir ben diğer benden vazgeçiyor
Masum ben yok
İzi var her sokakta
Ve anılarda

Çıkıp birgün kurabildiğim tek cümle oluyor
"Ben önceden bendim"

25 Aralık 2015 Cuma

ACILAR TAŞIYORUZ



Acılar taşıyoruz
bilelenmiş elleri
yardım istersen uzatır da
keser tüm gönlünün parmaklarını
kanatır
ağlarsın

dökülür parçaların
tüm şehir çürümüş kalp kokar
hiçbir koku çare olmaz
çürümüşlüğün yaydığı hiçsizliğe
bariz buradayım dersin de
görmez
ama hissedilir
ama tüm his
bir vampirin aldığı kan kokusudur

ah bu acılar
parçalanan yürekler
bütün görünen beden de
iç hep gazi kılıklı
kim ne yaşamışta neye katlanıyor ki
ne var ki bu kadar kötü
dersen eğer
sen derim
ispatı sözlerin
bi de gökyüzü
kaç kere gittiğini sor bakalım
kaç ayrılık görmüş bu yıldızlar
kaç ihanet

acılar taşıyorum
her yerim ölü
yaşamak umutsuz

acılar taşıyorum
ve hiçbir şeye çözüm olmuyor özrün
daha da kırılıyorum
ve bi' bakıyorum yok
ben değil
sen değil
biz
ve gülüp diyorsun ki bu muydu
hiç olmayan şey,
şimdiden sonra da olur mu?
hangisi için dedin bilemiyorum
kalbin miydi
olmayan ve olmayacak olan
biz mi?

14 Aralık 2015 Pazartesi

BA(Ğ)ZEN



Bazen
Bazı şeyler
Ve bazen
Bazı kişiler
Hayatı senin elinden alan
Kimseler

Bazen
Bazı hayatlar
Bazı gözyaşları
Ve bazı yalanlar
Sana hayatı zehir eden

Bazen
Bazı gecelerde
Aysız bile kaldığın
Olmadı mı sahiden?

Bazen
Bazı bazenleri yok sayıp da
Hiç özlemedin mi kırları
Çıplak ayaklarla koşulan

Bazen
Bazı yaşamlar sana zarar iken
Sen istemedin mi onun olmayı?

Bazenler bazen hiç bitmez
Bu da onlardan biri
Senin en güzel bazenin iken
Yazmamak elde midir şiiri,
Şiir eden o iken?

2 Aralık 2015 Çarşamba

BİR İLERİ BİR GERİ



Salıncak,
Ağaca asılı,
Sallanan küçük bir kız
Bir taraf geçmiş,
Bir taraf gelecek

Salıncak
Biri yarınların acısı,
Diğeri geçmişin
Bi' ileri bi' geri

Kaç kere kırılmıştır kalbi?
Kaç acısı vardır?
Yaşı mıdır mühim olan,
Yaşantısı mı?

Ben öldüm.
Sen öldün.
Ölü gelecekler besliyoruz
Bizim olmayacak olan gelecekler
Yani şöyle;
İyiyse bizden öte,
Acı varsa bizimdir işte.

Ben değil,
Sen değil,
Kim koyuyor bu kuralları?
Ben, benim yaşamımdan öte
Yöneten neden acıyı da devralmıyor? 
Yönetmek bu kadar güzelse.